Vuvuzela Virtüözü

10 Kasım 2012 Cumartesi

Mektuplar

1-) Çocuğa 
Bazen o kadar güzel beceremiyorum ki ,hayran kalıyorum nasıl işleri bu kadar boka sardırabildiğime...
Bazen o kadar güzel yanlışlar yapıyorum ki ,dönüp baktığımda hiç bir doğru kalmamış oluyor...
Bazen o kadar çok seviyorum ki, nefret etmeye başlıyorum o kadar nefret ediyorum ki bunun sevmekten başka bir şey olabileceği ihtimali kalmıyor...
Galiba ben bilmiyorum nasıl yapacağımı , gel çocuk gelde sende bana öğret...

8 Kasım 2012 Perşembe

Çocuk

Haydi çocuk haydi büyü, bekliyorum senin için, sadece ama sadece senin için. Öyle bir yerdesin ki çocuk ; gözlerinin içine bakabiliyorum, öyle bir yerdesin ki çocuk; ellerimle yüzünü okşuyorum, ama
, ama çocuk! 
Neden hala sana dokunamıyorum?
Yorma beni, yorma beni çocuk gel hadi, gelde sana yürümeyi, gelde sana koşmayı öğreteyim çocuk. Gel çocuk, gelde sana büyümeyi göstereyim...

Bak nasılda yakıyoruz birbirimizin canını, can yakmalısın çocuk! Canın yanmadan sen canlar yakmalısın çocuk...Canın yanmamalı senin çocuk,

ben çekerim senin yerine acıları,
ben uzatırım her taşın altına yalnız kalacak bir eli senin için çocuk, sen elini önce çekmelisin
sen önce çekmelisin ki; benimki altta kalsın çocuk...

Bak! bak nasılda yıkıyoruz dünyamızı, sende yıkmalısın çocuk! Başkaları senin dünyanı başına yıkmadan yıkmalısın dünyaları çocuk, senin hayallerin yıkılmamalı. Sen ağlamamalısın çocuk, 

ben ağlarım senin yerine.
Benim göz yaşlarım için harcama o mendili çocuk, lazım olur sana ileride...

Bak nasıl da öldürüyoruz birbirimizi, öğrenmelisin çocuk! Öldürmeden hayatta kalamazsın...Sen hayatta kalmalısın çocuk, 
ihtiyacım var sana hala. Seni büyütürken çocuk kalmayı tekrar öğrenmeliyim.Sen büyü ben ölürüm senin yerine çocuk...

Bozuk istemez on olsun...