Vuvuzela Virtüözü

29 Haziran 2012 Cuma

ay dur bi de ben intihar edeyim!!

İyi günler. Az önce intihar etmek geçti içimden. Kendini tekrar eden hiçbir şeye tahammülüm kalmamış anlaşılan ki; hayatım gayet kendini tekrar etmektedir.Kapa parantez.Böyle bir girişimde bulunacak cesarete elbette sahip değilim.Gelip geçici şeyler bunlar azizim.Ancak yine de google'dan içimi biraz olsun rahatlatacak şu başlığı aramama engel olmadı bu farkındalık.''acısız ölüm yöntemleri''. (Çok romantik bir başlıkta aratmıştım evet kabul ediyorum) Ancak karşıma çıkan şeyler bir kasabın her zaman yaşadığı sıradan bir tecrübedir fakat sorun şudur ki ben bir kasap değilim ve ödüm hala vücudumun bir parçası.
Kısaca bahsedeyim.Öncelikle uyuşturucu ve türevlerini tavsiye etmişler fena sayılmaz ama tedarik etme konusunda bi malumat bırakmadıkları için diğer yollara başvurmak gerekiyor.
Arsenik!! Bunu söyleyen arkadaşa göre acısız ölüm yoktur ve arsenik en iyisidir.Ama bulmakta zorlanırsınız. bu yüzden intihar etmeyin tarzı bir tavsiyeyle noktalamış önerisini. Sorun şurada efendim: bürokrasi!! intihar edeceğim.Tek ihtiyacım olan birazcık arsenik ama bunu tedarik edemiyorum. Oysa ben vergi veren bir vatandaşım! Üstelik ölerekte kişi başına düşen milli gelirimizin artmasına faydam olabilir ama gel de bunu ekonomiden gram anlamayan  arsenikçi(!)ye anlat! Gerekçesi de gayet makul ''kendinize bir şey yapabilirsiniz''
Öte yandan, biraz sakinleştirici alın ve manzaralı bir yerden uçuşa geçin diye bir tavsiye gözüme çarptı ki; bu tavsiye gayet güzel ama ölmek için bile olsa herhangi bir doğal alana tırmanmayı asla göze alamam. Hatta ölürüm de tırmanmam.en son tırmandığımda kayboldum ve bu vaka cereyan ettikten sonra  anlamsızca bir and içmiştim. Asla asla asla !! Gördüğünüz gibi ne bir özne ne bir yüklem ne bir nesne ne de bir bağlaç ! bundan daha anlamsız bir yemin olamaz.Kendini tekrar eden bir kelime, hatta tekrar edince daha da anlamsızlaşıyor.
Neyse bu yolu beğenmeme rağmen kendime verdiğim sözler yüzünden gerçekleştiremezdim.
Bir başka intihar yöntemi ise şah damarınıza ince bir çizik atın ve saatlerce acı çekerek ölün!! lanet olası o... çocukları.Bir insanın ölmeden önceki belki de son isteği olan ''ben nasıl ölebilirim? '' sorusuna verilen bu cevap bir insanlık dramıdır.Tabi ki bu yolu elemiş bulunmaktayım.Zira şah damarımın yerini bilmemekle beraber arattığım başlıkla da gayet çelişen bu yöntemi uygulayamazdım.Bu benim ''kendinle çelişme sonra rezil oluyosun'' ilkeme ters .Ne kadar uyduruktan da olsa ilke ilkedir.Kabul ediyorum.İsmi biraz daha güzel olabilirdi mesela ''kalbini sev kırmızı giy'' gibi ama çelişki kelimesiyle yapılacak şey değil bu.
 Sonuç olarak hayattayım.Ama bu yarın intihar etmeyeceğim anlamına gelmiyor.Sadece yöntemi bulamıyorum.
Bir de şu var ki zaten eninde sonunda bitecek olan bu hayatı,neden daha erken sonlandırayım.Bence bu süreci ölüme hazırlanarak,alışveriş yaparak,kitap okuyarak,dedikodu yaparak,kendimi önemli biri zannederek ve akademik ortalamamı yükselterek  geçirebilirim.Bu konuda bildiğim bir şey varsa o da akademik ortalaması yüksek bir ölü her zaman akademik ortalaması düşük bir ölüden daha iyidir.
Ölüm için acele etmemeye karar verdim.Sıram gelince berberin koltuğuna gidip oturduğum gibi gideceğim zaten ölümün kollarına. Umarım saç tıraşından sonra yıkama esnasındaki masaj tadındadır ölüm.Ve umarım bunu sadece benim berberim yapmıyordur! yoksa berberimi değiştirmek zorunda kalacağım.