Vuvuzela Virtüözü

7 Nisan 2012 Cumartesi

Zirkonyum

Uzun zaman oldu...
Zamanın insana göre gerçekliğine aslında inanmazdım( üç yaşına kadar).Şimdilerde o kadar iyi biliyorum ki bazen bir dakika insana bir ömür gibi gelirken ,boşa harcanmış bir ömrün gerçeğe adanmış ve gerçeklik içinde harcanan bir anın yanında ne kadar değersizmiş.
   Uzun zamandır üzerinde durduğum ,her seferinde kendi yargımı sorguladığım bir konu var; güven.Bir insan güvenirken kriterlerimiz nedir ,bir insana gerçekten güvenmek için onu tanımak ,inanmak mı gerekir yoksa ,ruhani boşluğumuzda ki doldurduğu herşeyliğine sadece güvenmek mi gerekir?Bu uzun soruların amacı bu kez sorgulamayı düşünmediğiniz şeyleri size sorgulatmak değil ,gerçekten cevabını bulamadığım sorular üzerine belki bir gün girip okuyacak aciz düşünceme cömert bir ihsanda bulunup beni aydınlatacak bir fikir aramaktır.
   Güvenmeye çalıştığım kişiler aslında maddi yerleri kadar manevi değer taşımıyorsa hayatımda , sorumlusu acaba o kişilere o kadar değer verip maddi bir bütünlük içinde evrenin her hangi bir parçasına savrulabilecekken ,kendi gerçekliğime yakın bir noktaya çeken ben miyim yoksa! bu devinim içersin de yer bulmuş ve gerçekliğime yaklaştırılmışken kendisini bir yalan kuyusu içerisinde boğmaya çalışan ve asla iyi bir yalancı olamamış bir grup kötü dost mu?Sorgulatmak istemiyorum gerçekten çünkü biliyorum ki bu tip sorgulamalar mükemmeliyetçiliğe doğru gidecek ve insanlara olan güveniniz sarsılacak. Tabi bu cümleden sonra şunu da düşüne bilirsiniz ,bunu biliyordun da niye sorguladın be adam diyebilirsiniz. Tabi eğer benim kadar güveninizi kaybetmemişseniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söyle içinde kalmasın